28 Nisan 2016 Perşembe

HER ÇOCUK ÖZELDİR

Merhaba
Yeni bir film önerisiyle yine karşınızdayım. Filmimiz Hint filmidir. Önceki yayınım da önerdiğim Ghajini filmini izlediyseniz Hint filmlerine karşı olan ön yargılarınız tamamen ortadan kalmıştır. O yayınım da bahsettiğim gibi tekrar bir Hint filmi öneriyorum size ve tabi yine Aamir Khan filmi. Şimdiye kadar savaşlarla ilgili filmler izledik. Yahudilerin dramıyla ilgili film izledik. Peki çağımızın sorunu olan eğitim sistemi ve çocuklarla ilgili neden bir film izlemeyelim ki ?
Filmin ismi HER ÇOCUK ÖZELDİR veya YERDEKİ YILDIZLAR. Filmin ilgi çekici bir konusu ve etkileyici bir konusu vardır. Birde hem oyuncu hem yönetmen Aamir Khan olunca herkesi daha da merak da bırakıyor. Gülümseyecek izleyeceğiniz o kadar çok sahne var ki. Gelin bu harika filmi merceğimiz altına alalım.




FİLMİN ADI:  HER ÇOCUK ÖZELDİR (YERDEKİ YILDIZLAR)


VİZYON TARİHİ: 21 ARALIK 2007


SÜRESİ: 2 SAAT 45 DAKİKA


TÜR: DRAM


ÜLKE: HİNDİSTAN


YÖNETMEN: AAMİR KHAN



OYUNCULAR











OYUNCU: AAMİR KHAN

ROLÜ: RAM SHANKAR NİKUMBH


















OYUNCU: DARSHEEL SAFARY

ROLÜ: ISHAAN AWASTHİ

















OYUNCU: TİSCA CHOPRA

ROLÜ: MAYA AWASTHİ















OYUNCU: TANAY CHHEDA

ROLÜ: RAJAN RAMODARAN















OYUNCU: SACHET ENGİNEEER

ROLÜ: YOHAN AWASTHİ


















OYUNCU: VİPİN SHARMA

ROLÜ: NANDHİSHORE AWASTHİ










FİLM ÖZETİ: Filmin baş rollerin de Ishaan adında disleksi bozukluğu olan bir çocuk vardır. Harfler, sayılar onun gözünde sürekli dans eder. Bu yüzden okulda hiç başarılı olmamış ve hatta okumayı bile 3. sınıf da sökmüştür. Aile ve arkadaşları tarafından her zaman tembel öğrenci olarak tanınır. Öğretmeni Ishaan'dan sürekli şikayetçi olur ve ailesi ondan artık bıkmıştır. Bunun üzerine annesi ve babası bir karar alır. Ishaan'ı yatılı okula göndereceklerdir.
   Ishaan'ın abisi Yohan ise derslerinde başarılı, saygılı ve çalışkandır. Ailesi Yohan'ın çalışkan olmasına rağmen Ishaan'ın bu kadar tembel olmasını çözemez. Çünkü onda disleksi  olduğunu bilmemektedirler. Ishaan ağlaya ağlaya yatılı okula gönderilir. Gittiği yatılı okulda da yine aynı sorunları yaşar. Harfler gözünde yine dans eder olur. Derslerinde yine başarısız olmuştur. Bu yüzden hem arkadaşları tarafından dışlanmış, hem de öğretmenlerinin gözlerinde küçük düşmüştür. Sosyal hayatı yoktur. Sadece tek başınayken kendinin mutlu hissetmektedir. Ishaan'ın tek arkadaşı Rajan'dır. Sınıf da ki diğre öğrenciler tarafından dışlanmıştır. Rajan'ın bir bacağı sakattır. Sadece koltuk değnekleriyle ayağa kalkabilmektedir. Diğer arrkadaşları ise daha çok hayalidir.
   Ishaan'ı ailesi ziyarete gelir ve her gelip gittiklerinde Ishaan sürekli ağlar.Öğretmenleri, müdürü Ishaan'ı aynı nedenden şikayet eder. Halbuki nerden bilsinler disleksi sorunu olan çocuk da bunlar normaldir. Bir gün çocuklar yeni gelecek resim öğretmenleri Shankar'ı sınıfa da beklerken bir müzük sesi duyarlar. Hepsi cok şaşırmıştır. Müzik sesinin nerden geldiğini anlamaya çalışırlar. Sınıfa birden kostümle bir adam girer. Oradan oraya dans ederek şarkı söyler. Tabikide bu çocukların çok hoşuna gitmiştir. Onlar da dans edip şarkı söylemeye başlarlar. Film de bu kısım çok eğlencelidir.
   Çocukların dans edip şarkı söylemeleri bittikten sonra Shankar he bir çocuğa boş kağıtlar dağıtır ve resim çizmelerini ister.Aralarından biri ne çizeceklerinin sorar. Halbuki Rajan her çocuğun kendi hayal gücünün, yaratıcılığını kullanarak resim çizmesinin ister. Filmin bu bölümünde eğitim sistemi yargılanmıştır. Bütün bunlar olurken Ishaan sessizce bir köşede oturmaktadır. Ne dans etmiş ne de şarkı söylemiştir. Diğer çocuklar istedikleri resimleri çizerken Ishaan çizmemiştir. Ama öğretmeni Shankar da buna tepki göstermemiştir.
  Ishaan'ın okulda ki sorunları devam etmektedir. Fakat Shankar Ishaan'a farklı yaklaşır. Onun sorunlarını anlamaya çalışır. Öğretmeni Ishaan'ın defterlerinin toplar ve inceler. Onda bir bozukluğun olduğunu anlamıştır. Ishaan ise hiç konuşmaz bu da öğretmeninin canını sıkmaktadır. Shankar engelli öğrencilerin olduğu bir okulda da gönüllü olarak çalışmaktadır. Onlarla birlikte bir gösteri hazırlayıp ailelerine sunarlar.
  Ishan'ın abisi tenis de iyidir. Onun maçları, turnuvalar derken Ishaan'ı ziyarete gitmezler. Ishaan ise daha çok içine kapanır. Öğretmeni Shankar bu duruma daha çok üzülür ve ailesinin yanına konuşmaya gider. Shankar Ishaan da disleksi bozukluğu olduğunu anlamıştır ve ailesine anlatır. Annesi bunu duyunca elbette üzülür ama babası bunu kabul etmez.
  Shankar okulda bir gün tahtaya aynı Ishaan gibi yazar ve bunu öğrencilere okutur. Tabi kimse okuyamaz. Ayna yardımı ile çocuklara okuttuktan sonra bu durum da olan ünlüleri çocuklara anlatır. Bu konu tabi ki de Ishaan'ın dikkatinin çeker. Öğretmeni okul müdürüyle Ishaan'ın durumunu anlatır. Ishaan'ın tüm sorumluluğunu üzerine alır ve ona okumayı, yazmayı, rakamları yeniden öğretirler. Artık Ishaan diğer öğrenciler gibi rahat rahat okuyup yazmaktadır.
    Shankar bir resim yarışması düzenler. Okulda ki tüm öğrenciler, öğretmenler katılır. Yarışmaya öğretmenleri Shankar da katılır. Jürinin açıklaması ile yarışmayı kazanan Ishaan olur. Müdür ailesinin çağırır ve ona yaptığı resmi gösterir ve aldığı birincilikten bahseder. Annesi babası öğretmenleriyle konuştuğunda her dersinin çok iyi olduğunu öğrenirler.Ishaan'ın annesi ve babasının onunla gurur duymasıyla film biter.

  BENIM YORUMUM: Film de eğitim sistemi sorgulanmış ve özel çocuklardan bahsedilmiştir. Okullar da ki öğretmenlerin çocuklarının yaratıcılığını kamçıladığı bir gerçektir.Bunun için önce öğretmenlere kalite bir eğitim verilmelidir ki çocuklara ondan sonra eğitim verilsin. Ülkemizde engelli çocuklara önyargıyla yaklaşılır. Bu film izlendikten sorta bıunların aşılacağını düşünüyorum. Öğretmenler bir Shankar olmalıdır. Derslerde hem eğlendirmeli hemde öğretmelidir. Bazen de fedakarlık yapıp Ishaan gibib çocuklara yardımcı olmalidir. Aşılmayacak hiçbir engel yoktur.
   Filmde bozukluğu olan bir çocuğun normal okulda değilde özel bir okulda eğitim görmesinden bahseden müdüre karşı öğretmenin verdiği cevap beni etkiledi. Eminim o sahnede siz de etkileneceksiniz. Her çocuk aynı ortam da eğitim görme hakkına sahiptir.
   Aamir Khan'ın yönetmenliğini ve oyunculuğunu yaptığı filmde eğitim sistemindeki bozukluklukları gözler önüne sermiştir. Oyunculuğu ile herkesi kendine hayran bırakmıştır. Filmde kullanılan müzikler klip tarzı sahneler insanın yüzünde kocaman bir gülümseme bırakıyor.
   Film öncelikle öğretmenlere izletilmeli daha sonra ise öğrencilere izletilmelidir. Her çocuğun özel olduğunu herkes bilmelidir. Öğretmenler için ise her çocuk ayrı bir yıldızdır. Onları parlatan, aydınlatan öğretmenleri olmalıdır. Aynı Shankar gibi.
Özellikle bu sahneyi izlemenizi istiyorum.



Şimdi size filmden kareler paylaşmak istiyorum.















































































Şimdi fragmanını ve filmin tamamını paylaşmak istiyorum.

FRAGMANI: https://www.youtube.com/watch?v=Mcs1O4_7iTc


FİLMİN TAMAMI: https://www.youtube.com/watch?v=W1XZeI1nQos



İYİ SEYİRLER :) :) :)


 KAYNAKÇA



26 Nisan 2016 Salı

PİYANİST

Merhabalar
Sizin karşınıza yeni bir film önerisiyle geldim. Bu sefer filmimiz Naziler ve Yahudiler arasındaki sıkıntıları anlatıyor. Film de çok etkileyici ve üzücü sahneler var.Ama izlenmesi gereken de bir film. Polonyalı bir Yahudi'nin 2.Dünya Savaşın da neler çektiğinin objektif bir biçim de gözler önüne sermektedir.Film yaşanmış bir olaydan uyarlanmıştır ki zaten 2. Dünya Savaşını az çok tahmin edebiliyorsunuz. Filmimizin ismi PİYANİST veya namı diğer THE PİYANİST. Şimdi filmi merceğimiz altına alalım.



FİLMİN ADI: THE PİYANİST


VİZYON TARİHİ: 28 ŞUBAT 2003


SÜRESİ: 2 SAAT 28 DAKİKA


TÜR: DRAM, TARİHİ


ÜLKE: FRANSA, İNGİLTERE, ALMANYA, POLONYA


YÖNETMEN: ROMAN POLANSKİ


OYUNCULAR







OYUNCU: ADRİEN BRODY

ROLÜ: SZPİLMAN



















OYUNCU: THOMAS KRETSCHMANN

ROLÜ: YÜZBAŞI WİLM  HOSENFELD

















OYUNCU: EMİLİA FOX

ROLÜ: DOROTA















OYUNCU: FRANK FİNLAY

ROLÜ: BABA


















OYUNCU: MAUREEN LİPMAN

ROLÜ: ANNE



















OYUNCU: ED STOPPARD

ROLÜ: HENRYK











FİLMİN ÖZETİ: Film 2. Dünya Savaşın da Almanya Nazilerinin Polonyalı Yahudilere yaptıklarını anlatır. Szpilman piyanisttir ve ailesiyle birlikte Varşova da yaşamaktadır. Varşova Alman saldırısına uğradığı zaman artık Yahudiler kafe,park,bahçe gibi yerlere giremez olmuşturlar. Sokakta yürüyecekleri yerlerin sınırı çizilmiş ve hatta onların Yahudi olduğunu belli eden kumaşların kollarına takmalarını zorunlu tutmuşlardır. Szpilman tüm olanlara rağmen piyanosunu çalmaya devam etmiştir. Bir gün eve geldiğinde ailesinin Varşova'dan ayrılmak için hazırlandığını görür. Fakat Szpilman gitmeyeceğini söylediği sıra radyodan Fransa ve İngiltere'nin de savaşa katıldığını duyarlar. Bunun üzerine gitmekten vazgeçerler.
   Szpilman annesi, babası, ikiz kardeşleri ve bir de erkek kardeşiyle yaşamını sürdürmeye çalışır. Fakat kardeşi sürekli başını belaya sokar ve onu kurtaran ise gene Szpilman'dir. Ona getto olma imkanı verirler fakat bunu kabul etmez. Naziler Yahudilerle kendilerini tamamen ayırmıştır. Uzun duvarlar yapıp sınırları belli etmiştir. Duvarın bir tarafında açlık, sefalet varken diğer tarafın rahatlık, bolluk vardır.
    Yahudi ailelerden 40 yaşına gelmiş herkesi toplama kampına götürürler. Yaşlı, genç, hasta demeden onları çalıştırırlar.İşleri bittikten sonra onları vagonlara bindirip ölüme götürürler. Tabi bundan hiçbirinin haberi yoktur. Tek amaçları o kamptan gitmektir.Herkes sıra ile voganlara binerken Szpilman ve ailesi de biner. Fakat Szpilman tam sıradayken bir polis tarafından sıradan çıkarılır ve hayatı kurtulur.Tabi buna kurtulmak denirse.
   Szpilman koskoca şehir de tek kalmıştır. Her yerde cesetler vardır. Her şey yıkıntı döküntüdür. Savaşın zorbalığın izlerini taşımaktadır. Bundan sonra Szpilman tekdir ve önce karnını doyurması gerekmektedir. Kimi zaman bayatlamış konserveler yemiş,kimi zaman açlıktan kıvranmış.Alman tarafından tanıdıklar bulup kendine yaşayacak yer ayarlatmaya çalışmış. Çünkü bu taraf da Naziler hiçbir Yahudi'nin kalmasını istememektedir. Yahudi tarafını ateşe bile vermişlerdir.Buldukları cesetleri üs üste koyup yakmışlardır. Eğer içeri de biri varsa ölsün diye.
    Szpilman kendine arkadaşlarının yardımıyla bir ev bulur ve orada yaşamaya başlar.Fakat kapısı her zaman kilitlidir. Bu yüzden hiç ses çıkarmaması gerekmektedir. Sanki o evde kimse yaşamıyor gibi düşünmeleri gerekmektedir. Aksi taktir onu orada öldürürler. Dışarı hiçbir şekilde çıkamaz. Arkadaşları ona yiyecek, içecek getirirler. Arkadaşlarının gelmediği zamanlar kendine yiyecek hiçbir şey bulamaz ve hastalanır.Arkadaşı eve geldiğinde onu öyle görünce doktor getirir. Szpilman iyileştikten sonra arkadaşları gene uğramaz olur. Artık Szpilman bu kez kendi dışarı çıkıp yiyecek bulmaya çalışacaktır. Kapıdan çıkmadan yakalanır ve kaçmaya başlar. Ama Nazilerin içinde de isyan edenler çıkmıştır artık. Onlar ortalığı karıştırınca Szpilman da eski tarafına geçer.
    Fakat bu taraf da yaşanacak bir yer kalmamıştır. Evler yıkılmış,yiyecek bir lokma yoktur. Szpilman kendine yiyecek bulmak için evleri tek tek gezmiştir. Sonunda bir konserve bulunca onu açmaya çalışır. Fakat tam o sırada Alman Yüzbaşı Wilm Hosenfeld onu görmüştür. Bir Yahudi olmasına rağmen onu serbest bırakmıştır. Hatta ona yiyecek birşeyler bile bulmuştur. En son oradan giderken ise üzerindeki paltosunu ona verir.
     Szpilman beraber bir süre orada yaşar. Artık bu bölgeye Polonyalılar gelmeme başlar. Fakat Szpilman'ı Alman bir asker zannedip öldürecekken o herşeyi anlatır.Artık bu bölgeye Polonyalılar hakim olmuştur ve Alman askerlerini onlar tutsak almıştır. Szpilman iste piyano çalmaya devam etmiştir.


BENİM YORUMUM: Piyanist Naziler ve Yahudiler arasında ki olayları çok iyi anlatmaktadır. Ayrıca 2. Dünya Savaşına ışık tutmaktadır. Tarihi ve dram türünde olan bu film izlenecek yapıtlar arasındadır. Alman Nazilerinin Yahudilere neler çektirdiği,onları yaktığını anlatmıştır. Szpilman rolünde ki Adrien Brody ise rolü çok gerçekçi ve inandırıcı oynamıştır. İnsan ister istemez kendini Szpilman yerine koyuyor ve acaba benim ülkem bu durumda olsaydı ben ne yapardım diye düşünmeden edemiyor.
  Film insanı derin etkiliyor ve gerçekleri gözler önüne seriyor. Film 3 saat olamasına rağmen sıkılmadan izliyorsunuz.Filmi tekrar tekrar izleseniz bile sıkılmayacağını düşünüyorum. Size şimdi filmle ilgili önemli bir bilgiden bahsetmek istiyorum. Evet film yaşanmış olduğunu biliyotum ama tamamen bire bir olduğunu duymak bizi şaşırtırdı değil mi?
      Polanski’nin Szpilman’ın hatıralarına 2000 yılında piyanistin oğlu sayesinde ulaşmış. Savaş başladığında 27 yaşında olan Szpilman, Polonya’nın geleceği en parlak konser piyanistleri arasındaymış. Yahudi oluşu sebebiyle ailesiyle birlikte Varşova gettolarına sürüldükten sonra, bir işbirlikçi sayesinde esir kampı trenlerinden kurtularak hayatta kalmayı başarmış. 1946 yılında kitap haline getirdiği hatıraları yasaklandıysa da, oğlu 1999’da bulduğu yazıları tekrar basarak onu uluslararası üne kavuşturmuş. İşte Polanski de, bu kitaptan yola çıkarak oluşturmuş ‘The Pianist’i. 
   Filmimizin ödüllerine baktığımız da 2002 – En İyi Erkek Oyuncu Akademi Ödülü ,2002 – En İyi Yönetmen Akademi Ödülü, 2002 – En İyi Uyarlama Senaryo Akademi Ödülü, 2002 – Cannes Film Festivali Büyük Ödülü, 2002 – BAFTA En İyi Film Ödülü, 2002 – BAFTA En İyi Yönetmen Ödülü


Şimdi size filmden kareler paylaşmak istiyorum.




   



















































Şimdi filmimizin fragmanını ve filmin tamamını paylaşacağım.






İYİ SEYİRLER :) :) :)


KAYNAKÇA




24 Nisan 2016 Pazar

CANIM KARDEŞİM

Merhaba
Size yeni bir film önerisiyle geldim. Listemizde eski Türk filmlerinden olan bir film var.Bence bu film izlenmeli.İnsanı derinden etkileyen, müzikleriyle duygulandıran bir film. Zaten çoğu Türk filmleri de böyledir. İnsanı hem gülümsetir hemde ağlatır. Evet bu filmde de ağlıyacağınızı düşünüyorum. Lütfen filme ön yargılı yaklaşmayın eski bir film diye. İzlenmeli üzerine ondan sonra yorum yapılmalı.Filmimizin ismi CANIM KARDEŞİM
Hemen filmimizi merceğimiz altına alıyoruz.




FİLMİN ADI:CANIM KARDEŞİM


VİZYON TARİHİ: 1 MART 1973


SÜRESİ: 90 DAKİKA


TÜR: DRAM


ÜLKE: TÜRKİYE


YÖNETMEN: ERTEM EĞİLMEZ


OYUNCULAR







OYUNCU: TARIK AKAN

ROLÜ: MURAT













OYUNCU: HALİT AKÇATEPE

ROLÜ: HALİT










OYUNCU: KAHRAMAN KIRAL

ROLÜ: KAHRAMAN












OYUNCU: METİN AKPINAR

ROLÜ: KANCI MEHMET


















OYUNCU: ADİLE NAŞİT

ROLÜ: ÖĞRETMEN













OYUNCU:KEMAL SUNAL

ROLÜ: YOLCU











OYUNCU:RENAN FOSFORLUOĞLU

ROLÜ:LOKANTA SAHİBİ












OYUNCU: AHMET TURGUTLU

ROLÜ: KASAP











OYUNCU: KAMER SADIK

ROLÜ: ZİYA EFENDİ









FİLMİN ÖZETİ: Kahraman abisi, abisinin arkadaşı Halit ve babası ile mutlu bir hayat geçirmekteydi. Anneleri onlar çok küçükken ölmüştü. Mutlu, neşeli bir hayat sürdürmelerine rağmen ne yazık ki bilindik Türk filmleri gibi yoksulluk diz boyuydu.Evlerinde çıkan bir yangın sonucunda babaları ölür ve iki kardeş bide Halit tek kalırlar.
    Kahraman'ın tek isteği bir televizyonları olmasıdır. O zamanlar televizyon yeni çıkmıştır ve bir o kadar da pahalıdır.Televizyon sadece Kancı Mehmet de vardır. Murat ve Halit günlerce iş aramalarına rağmen bulamazlar. Bu sıra da Kahraman da okuluna gitmektedir .Okulda ki öğretmeni ise abisinin sürekli çağırıp Kahraman'ın temizliğine dikkat etmesi için abisini uyarır.3 kafadar birlikte hamama gidip temizlenir. Ama hala Kahraman televizyonu sayıklamaktadır.
    Bigün tekrar Kahraman'ın öğretmeni Murat'ı okula çağırır. Nedeni bu sefer temizlik değil Kahraman'ın çok halsiz olamasıdır. Murat ve Halit Kahraman'ı doktora götürürler. Doktor Kahraman'ın kan kanseri yani lösemi olduğunu ve hastalığın çok ilerlediğinin artık hiçbir müdahale yapılamayacağını ve günlerinin sayılı olduğunu söyler.
    Murat ve Halit tabi ki de bu hastalığa çok üzülürler. Onun için Kahraman'ın her istediğinin yapmaya karar verirler ama ceplerinde hiç para yoktur. Az çok ordan burdan para bulup üçü birlikte lokantaya giderler. Paralarının yeteceğini düşünürler fakat paraları çıkışmaz.Polislik olaylardan sora Murat hüzünle eve döner.
    Murat ve Halit para kazanmak için İzmir'e at yarışı oynamaya giderken Kahraman'ı da götürürler.Fakat oynadıkları at birinci gelmez ve onlarda İstanbul'a bi kamyonun kasasında geri dönmek zorunda kalırlar. Kahraman evlerine geri döndüklerinde hastalığı daha da kötü olur ama hala televizyon istemektedir. Murat 1 hafta için televizyonu getireceğine dair söz verir. Ne yaparsa yapsın o televizyonu alamaz.
    Bigün Murat ve Halit eve dönerken bi dükkanın vitrinin de televizyonu görürler. Çaresiz camı kırıp televizyonu çalarlar. Eve gittiklerinde Kahraman'ı uyurken bulurlar. Sessizce televizyonu kurup ayarlarlar.Murat Kahraman'ı uyandırmaya gittiğin de onun öldüğünü görür ve film biter.

BENİM YORUMUM: Filmde yoksulluk sefalet işlenmiştir öncelikle. Murat babası öldükten sonra Kahraman'a tek başına bakmak istemez ve bunu sürekli söyler. Kahraman'ın okulundan, temizliğinden sürekli şikayet eder. O dönemde ki fakirlik, işsizlik yüzünden günleri sayılı olan kardeşine televizyon bile alamaz.Kahraman Kıral'ın yüzünde ki masumiyet insanı ağlatmaktadır. Bir de dram filmi olması insana kutu kutu mendiller harcatır.Filmde kullanılan müzikler ise size bir ağlama sebebi daha vermektedir.
Film hakkın Tarık Akan'ın söylediği bi sözü sizinle paylaşmak istiyorum."Benim en beğendiğim filmim 'Canım Kardeşim'dir. Bu filmde ilk defa sanatçı olmanın zevkine vardım. Arzum, daima sanat gücü yüksek olan filmlerde oynamaktır" TARIK AKAN / Roman Dergisi röportajından (11 Haziran 1973) 
Filmi onlarca kez izlemenize rağmen etkisinde kalacağınıza ve açıp tekrar tekrar izleyeceğinize eminim.Şimdi filmimizin aldığı ödüllerden bahsetmek istiyorum.Canım Kardeşim filmi ilk gösterime girdiği zaman pek ilgi görmemiştir. Ama film zaman geçtikçe değerlenmiş günümüz de hala izleniyor olmuştur. Ödülleri ise Altın Koza Film Festivalinde en iyi yönetmen, en iyi müzik, en iyiy görüntü yönetmeni, en iyi ikinci film gibi dallar da ödül almıştır.

Şimdi size filmden birkaç kare paylaşmak istiyorum












































































Şimdi size filmin fragmanı ve filmin tamamını paylaşacağım

FRAGMANhttps://www.youtube.com/watch?v=V2vA8C_8m7Q

FİLMİN TAMAMIhttps://www.youtube.com/watch?v=Oo1O-dM3fdg



İYİ SEYİRLER :) :) :)


KAYNAKÇA
https://tr.wikipedia.org/wiki/Can%C4%B1m_Karde%C5%9Fim
http://www.sinemalar.com/film/1805/canim-kardesim

23 Nisan 2016 Cumartesi

KAPLUMBAĞALAR DA UÇAR

Merhaba
Sizin karşınıza yeni bir filmle geldim.Biraz da çağımızın sorunu olan savaştan çocukların ne yazık ki nasibini aldığı bir filmden bahsedelim. Çocukların büyük gibi davrandığı, yokluk ve sefaletin kol gezdiği bir dönemden seçtim filmimizi.Çoluk çocuk mayınlar içinde yaşadığı bir dönem.Filmimizin adı
KAPLUMBAĞALAR DA UÇAR
Gelin şimdi filmimizi merceğimiz altına alalım.



FİLMİN ADI: KAPLUMBAĞALAR DA UÇAR


VİZYON TARİHİ: 6 MAYIS 2005


SÜRESİ: 1 SAAT 35 DAKİKA


TÜR: DRAM


ÜLKE: İRAN, IRAK


YÖNETMEN: BAHMAN GHOBADİ


OYUNCULAR







OYUNCU: SORAN EBRAHİM

ROLÜ: SATELLİTE ( UYDU )










OYUNCU: AJİL ZİBARİ

ROLÜ: AGRİN










OYUNCU: HİRESH FEYSAL RAHMAN

ROLÜ: HENGOV

















OYUNCU: ABDOL RAHMAN KARİM

ROLÜ: RİSA

















OYUNCU: SADDAM HOSSEİN FEYSAL

ROLÜ: PASHAW












FİLMİN ÖZETİ: Film Türkiye-Irak-İran sınırlarında yaşayan insanların dramını anlatır. Film  Saddam'ın ardından Irak da çekilen ilk filmdir ve normal olarak etkisi görülmektedir.Uydu lakaplı oyuncu mülteci kampında yaşayanlar için televizyon, anten tamiri yapan bir çocuktur. Diğer çocuklar onu reis olarak görür ve o ne derse onu yaparlar. Agrin ve Hengov kardeştirler. Hengov kız kardeşinden büyüktür.Hengov'un kollarını mayın toplarken kaybetmiştir. Agrin 14 yaşında anne olmuştur.Bebeğin ismi Risa'dır. Fakat Agrin'i Hamile bırakanlar ABD işgali sırasında köylerini yakıp yıkan askerlerdir.
   Uydu yeni gelen bu çocuklarla ilgilenmeye başlıyor ve sürekli Agrin ile konuşuyor.Kızı biraz tanıdıktan sonra ona aşık olur. Agrin ve Hengov Risa bebeği kardeşleri olarak tanıtıyorlar herkese.
Ayrıca Hengov'un geleceği görebilme özelliği vardır. Uydu Risa bebeğin gözlerine kırmızı balığın iyi geleceğini düşünüp sürekli göle dalıp kırmızı balık arar. Bir diğer yandan ise köyde yaşayanları Saddam'dan, ABD savaşlarından haberdar etmek için uydu ayarlar ve onları takar.Uydu Hengov'un geleceği gördüğünün bilir fakat Hengov bu konu da hiçbir şey söylemez.
   Uydu ve yanındaki çocuklar tarlalardan mayın toplayarak bunun karşılığında para alıp geçinirler.Bu iş elbette ki çok tehlikelidir ama yapacak başka işleri yoktur. Agrin Rina bebekten kurtulup hayata abisiyle yeniden başlamak ister. Bunun için Rina bebeği mayın dolu tarlada bırakıp gider. Oradan geçen Uydu ise Rina bebeği görür ve onu kımıldatmadan oradan almak ister. Diğer çocuklardan birini de Hengov'a haber vermesi için gönderir. Uydu bebeği kurtarırken mayınlardan birine basar ve bacağı yaralanır.Ama bebeği kurtarmıştır. Buna karşılık olarak Hengov geleceği görerek Uydu'ya savaşın biteceğini söyler. Saddam devrilir ve ABD askerleri oraya gelir.Böylece savaş bitmiş olur.
    Agrin bebekten hala kurtulamamıştır ama aklında hep kurtulmak ister. Abisi uyurken Rina bebeği alıp ayağına taş bağlar ve göle atar. Hengov bunu önceden görür fakat engelleyemez. Agrin daha sonra da kendini uçurumdan atar.Bölgeye ABD askerleri girer. Hengov böyleyi terk ederken Uydu'ya son kez gelecekten bilgi verir. 275 gün sonra bölgenin yeniden işgal edileceğini söyler.


BENİM YORUMUM: Film insanlara gerçeklerle yüzleşme imkanı sağlıyor. Çocukların savaştan aldıkları payı,askerlerin masum insanlara yaptıkları ve devlet adamları yüzünden ülkelerde yaşayan insanların zarar görmesinin anlatan güzel bir filmdir. Saddam ve ABD arasında ki savaşı çocukların açısından incelemiştir. Tarih filmleri arasında izlenmesi gereken bir filmdir.
    Film, 52. San Sebastian Film Festivali’nde En İyi Film seçilmiştir. En İyi Senaryo dalında da Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmüştür. Ve bir de Berlin Film Festivali’nde Barış Ödülü kazanmıştır. Kaplumbağalar da Uçar, Saddam’ın ardından Irak’ta çekilen ilk filmdir.


Şimdi size Kaplumbağalar da Uçar filminden kareler paylaşmak istiyorum.








































































Aşağıda filmin fragmanı ve filmin kendisinin olduğu linkleri attım. Oradan izleyebilirsiniz.

FRAGMANI: https://www.youtube.com/watch?v=wrXk9GoWgn4

FİLMİN TAMAMI: https://www.youtube.com/watch?v=THvl3gT56c4


İYİ SEYİRLER :) :) :)

KAYNAKÇA
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kaplumba%C4%9Falar_da_U%C3%A7ar_(film)
http://www.beyazperde.com/filmler/film-58089/